Soruşturma İzni Verilmesi İstemi Dilekçesi

  SİVAS BÖLGE İDARE MAHKEMESİ’NE
  Gönderilmek Üzere
  NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
  İZMİR

İTİRAZ EDEN (MÜŞTEKİ)     :     Adı ve Soyadı, (T.C. Kimlik No)

VEKİLİ                                     :    Avukat Adı ve Soyadı

                                                      Adres

HAKKINDA ÖN İNCELEME

YAPILANLAR                          :   1- Adı ve Soyadı, Görevi, Adres

                                                     2- Adı ve Soyadı, Görevi, Adres

İTİRAZ EDİLEN KARAR    :   İzmir  Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nün, hakkında ön inceleme yapılan kişiler hakkında “soruşturma izni verilmemesi” yönünde 09.06.2005 tarih 2005/21 karar sayılı kararı.

TEBELLÜĞ TARİHİ                        :     …/…/…

TALEP KONUSU                  :     İzmir Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünün 09.06.2005 tarih 2005/21 karar sayılı kararının kaldırılması ve ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesi talebimizi içerir.

İTİRAZ NEDENLERİ                        :

1- Karara esas teşkil eden müfettiş raporu incelendiğinde,

—Sicil amirlerinin Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin 17. maddesi kapsamında, “etnik yapıya sahip”, “etnik ayırımcılıktan vazgeçmeli” “etnik ayırım yapar” gibi ifadelerle değerlendirme yapamayacakları ancak sicil raporunun “Görevde Başarının Değerlendirilmesi” başlıklı 6. madde kapsamında “Tarafsızlığı” sorusunun notla değerlendirmek suretiyle cevaplanabileceği, müvekkile ait sicil raporunda bu bölümün ilgili sicil amirleri tarafından orta ve iyi notlar verilmek suretiyle sicil hukuku açısından başarılı değerlendirildikleri,

—Hakkında ön inceleme yapılan sicil amirlerinin sundukları ve müvekkilimin sicil raporları doldurulurken genel değerlendirmelerinde görevlerini kötüye kullanmak suretiyle kullandıkları kelimelere dayanak tuttukları Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünce İzmir Valiliğine gönderilen yazılarda da söz konusu ifadelerin yer almadığı,

—İzmir Emniyet Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonucunda müvekkilimin bu tür davranışlarını somutlaştıracak hiçbir bilgiye ulaşılamadığı, tanık beyanlarının ise söylentiden ibaret olduğu, ilgili sicil amirlerinin sicil raporunda müvekkilim hakkında yaptığı değerlendirmeleri haklı kılacak hiçbir somut delil ortaya koyamadıkları,

—Halen İl Milli Eğitim Müdürlüğü yapan A. Y.’nin, kısa bir süre önce sicil raporunda “Tarafsızlığı?” Bölümüne sicil notu olarak yüksek not verdiği, ifadesinin sicil raporundaki değerlendirmeleri ile açıkça çeliştiği,

—Yine hakkında ön inceleme yapılan sicil amirlerinin tamamen iftira niteliğinde kalan beyanlarını ispat açısından gösterdikleri, özellikle müvekkille birlikte çalışan tanıklar (H. S., N. A., Ş. Y., Y. D., Y. Z. İ., C. A., E. Ç., B. K.), dinlenen diğer kurum personeli tanıklar ile Teftiş Bürosu memurları M. K. ve H. A.’nın beyanlarından söz konusu değerlendirmelerin müvekkilimle bağdaşmadığını,

—Müvekkilim aleyhine beyanda bulunan tanıkların ifadelerinin ise, kendi içinde çelişkili ve tutarsız olduğu, bu nedenle değerlendirmeye alınamayacağı hususları çok açık ve net bir şekilde tespit edilmiştir.

2- Yukarıda belirtilen tespitler dikkate alındığında, sicil amirlerinin T.C. Anayasasının temel ilkelerini, insan haklarını ve devamında ilgili mevzuat hükümlerini kasıtlı olarak ihlal etmiş oldukları, bu suretle müvekkilimin kişilik haklarına saldırıda bulundukları açıkça anlaşılmaktadır. Müvekkilim, görevi boyunca hiçbir disiplin soruşturması geçirmemiştir.

3- Ön inceleme raporunda E. E. ve Ş. K. hakkında soruşturma izni verilmesini gerektirir açık, net ve somut tespitlere rağmen, “Sicil Raporunun Şahsiyet Değerlendirmesi bölümünün Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin 17. maddesi doğrultusunda yapılan değerlendirmesi konusunda mevzuatta belirtilen sınırları aşarak somut bilgi ve belgeye dayanmadan etnik ayırımcılık yapar vb.” değerlendirmelerini “maksadı aşan tutum ve davranış içerisinde işlem tesisine girdikleri” devamla, sicil raporunun altıncı bölümünde orta ve iyi derecede sicil notları vermiş olmalarını “değerlendirme yanılgısını kabullendikleri” şeklinde değerlendirmek suretiyle hakkaniyete ve hukuka aykırı gerekçelere dayandırmak suretiyle “soruşturma izni verilmemesi” kanaatine varılmış olması hukuken kabul edilemez niteliktedir.

4- Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri Yönetmeliğinin 64/c maddesi “Müfettiş ve müfettiş yardımcılarının uyacağı hususlara ilişkin bu Yönetmeliğin 73. maddesinde sayılan hususlardan biri veya birkaçına aykırı davranışlarda bulunduğu soruşturma sonucunda belirlenenler, Bakanlıkça görevlerinden alınarak durumlarına uygun görevlere atanırlar.” ve aynı Yönetmeliğin 73/a maddesi “Müfettiş ve müfettiş yardımcıları meslek ve statülerinin gerektirdiği saygınlığı, güven duygusunu ve tarafsızlığı zedeleyecek davranışlarda bulunamazlar.” demektedir. Müvekkilim hakkında, 2000 yılından itibaren Yönetmeliğin ilgili maddelerine aykırı davranışlar içinde bulunduğuna yönelik sicil amirlerinin değerlendirmeleri bulunmasına rağmen Yönetmelik gereği hakkında hiçbir yasal işlem yapılmamış olması, sicil amirlerinin kasıtlı hareket ettiğini ve müvekkilin meslekte terfi ve ilerlemesine engel olmak amacı ve kastıyla hareket ettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.

5- Müvekkilim görevi itibarı ile kurum içinde hassas bir noktada bulunmaktadır. Bu nedenle kuruma bağlı tüm birimlerde, sicil amirlerinin ve özellikle şu anki Milli Eğitim Müdürü A. Y.’nin ağır iddia ve iftiralarının herkesçe biliniyor olması kurum, içinde ciddi sıkıntılar ve önyargılı tutumlarla karşı karşıyla kalmamıza sebep olmuştur.

6- Yukarıda kısaca açıklandığı üzere, devletin herhangi bir makamını temsil eden görevliler sorumluluğunda bulunan işlemlerle ilgili tarafsız, hukuka uygun ve bilinçli işlem yapmak zorundadırlar. Görevi ile ilgili herhangi bir ihmal veya kasıt neticesinde gerçekleşen her türlü zarardan sorumlu tutulması hukuk devleti ilkesinin doğal bir sonucudur. Hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin önemli kurumlarından biri olan Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kişilerin kasıtlı hareketleri neticesinde yaşanmış böylesi bir olayın “maksadı aşan tutum” şeklinde değerlendirilmesi hukuken kabul edilemez. İdarenin yaptığı işlemlerle ilgili şikâyetlerde idareyi temsil eden kişilerin tarafsızlığı esastır. Kişilerin devlet kurumlarını temsilen yaptıkları işlemlerde tarafsızlıkları veya herhangi bir şekilde hukuka aykırı işlem yaptıkları konusunda küçük bir şüphe dahi olsa olayın yargıya intikal ettirilmesi ve çözümün yargıya bırakılması esas olmalıdır. Aksi bir işlem hukuk devleti ilkesine aykırı düşecektir.

SONUÇ VE İSTEM                    :     Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle, İzmir Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünün …/…/… tarih …/… karar sayılı kararının kaldırılması ve ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesini, itiraz eden vekili olarak saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/…

İtiraz Eden Vekili
Avukat Adı ve Soyadı
İmza